Rusya Devlet Başkanı Putin’in emri ile başlayan savaş yeni ve tehlikeli bir boyuta doğru ilerliyor…
Savaşın ilk gününden itibaren ülkenin başkenti Kiev’i ana hedef olarak belirleyen Rus ordusu haftalarca süren kuşatma ve biri dizi saldırı girişiminin ardından bölgeden çekilmiş ve yönünü ülkenin doğusuna çevirmişti.
Bu kapsamda Rusya bu bölgede bulunan pek çok kenti hedef almış ve ‘Donbass’taki son kale’ olarak da anılan Lysychansk’ın kontörlünü sağlamıştı.
Savaş Donetsk bölgesinde yoğunlaşırken, dünyanın gözü kulağı ise Zaporizhzhia Nükleer Santralinde.
Nükleer tesisteki altı reaktöründen ikisi şu anda çalışıyor. Uzmanlar bölgedeki çatışmaların bir felakete yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Bölgedeki olası bir kazanın nükleer felakete yol açabileceği uyarıları sürerken Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’den dikkat çeken açıklamalar geldi.
Ukrayna lideri Avrupa’nın en büyük nükleer santralinde konuşlu birliklerin ‘özel hedefler’ haline geleceğini duyurdu.
Zelenski halka sesleniş konuşmasında şu ifadeleri kullandı;
‘Tesisi siper olarak kullanarak ateş eden her Rus askeri, istihbarat ajanlarımız, özel servislerimiz ve ordumuz için özel bir hedef haline geldiğini anlamalıdır.’
BU SANTRAL NEDEN ÖNEMLİ?
1984 ve 1995 yılları arasında inşa edilen Zaporizhzhia nükleer santrali, Avrupa’nın en büyük ve dünyanın dokuzuncu en büyük nükleer santrali konumunda.
Her biri 950 MW üreten altı reaktöre ve toplam 5 bin 700 MW çıkışa sahip olan tesis Ukrayna’nın enerjisinin 4’te 1’ini üretiyor.
Tesis, Dinyeper nehri üzerindeki Kakhovka rezervuarının kıyısında, Güneydoğu Ukrayna’da Enerhodar’da yer alıyor.
Nükleer santral Donbas bölgesinden yaklaşık 200 kilometre, Kiev’in 550 kilometre güney doğusunda yer alıyor.
Rus birlikleri, Avrupa’nın en büyük nükleer santrali olan ve Ukrayna’nın enerji ihtiyacının %20’sinden sorumlu olan istasyonu savaşın başlarında ele geçirmişti.
ON BİNLERCE HAYATA MAL OLDU
26 Nisan 1986’da, o dönem Sovyetler Birliği’ne bağlı olan Ukrayna’nın başkenti Kiev’in 130 kilometre kuzeyindeki Çernobil kenti, insanlık tarihinin en korkunç çevre felaketlerinden birine sahne olmuştu.
Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali’nin dördüncü reaktöründe yaşanan patlama sonucu çevreye, 1945’te Hiroşima’ya atılan atom bombasının 50 katına eşit miktarda radyasyon yayılmıştı.
Patlamanın ardından radyoaktif madde yüklü bulutlar Türkiye dahil birçok ülkeyi etkilemiş, Çernobil nükleer faciası bazı bağımsız araştırmalara göre yaklaşık 200 bin kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak ölümüne sebep olmuştu.