Anayasa Mahkemesi (AYM), vergi dairesi müdürü iken açığa alınan bir kamu görevlisinin açığa alındığı dönemde kesilen ancak sonradan ödenen maaşları için faiz tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin bireysel başvurusunu karara bağladı. AYM’nin kararı, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile görevden uzaklaştırılan kişilerden memuriyete dönecek kişiler açısından da emsal niteliği taşıyor.
Dosyaya göre, Bursa’da vergi dairesi müdürü olarak görev yapan bir kişi, yürütülen bir operasyon kapsamında gözaltına alınınca 25 Ağustos 2000 tarihinde görevden uzaklaştırıldı. Görevden uzaklaştırma işlemiyle birlikte maaşı 3’te 1 oranında kesildi. Ceza mahkemesinde beraat etmesi üzerine de 9 Temmuz 2002 tarihinde görevine iade edildi. Görevden uzaklaştırıldığı dönemde 3’te 1 oranındaki kesintiye karşılık gelen 4948 TL tutarındaki maaşı 2015 yılında faizsiz olarak iade edildi.
Vergi dairesi müdürü faiz uygulanması talebinde bulundu ancak çalıştığı kurum talebi reddetti. Müdürün başvurusu üzerine dosyayı inceleyen idare mahkemesi, “yasal faiz uygulanmasını gerektiren bir kuralın bulunmadığı” gerekçesiyle talebi reddetti. İdare mahkemesinin kararı bölge idare mahkemesince de onanınca karar kesinleşti.
Vergi dairesi müdürü, yargı yolunun tükenmesi üzerine AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. Görevden uzaklaştırıldığı dönemde kesilen maaşı iade edilirken faiz uygulanmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini belirtti.
AYM başvuruyu önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararları kapsamında değerlendirdi. AİHM’in kamu makamlarınca yapılacak ödemelerin gecikmesini faiz ödemeleriyle ilişkilendirdiği tespiti yapıldı.
AYM’nin kararında, müdürün 2000-2002 döneminde maaşında yapılan kesintinin 2015 yılında iade edildiğine dikkat çekilerek, başvurucunun, iade edilen 4948 TL’nin kullanımından 12 yıldan fazla bir süre mahkûm kalmasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği belirtildi.
Anayasa uyarınca mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceği kaydedilen kararda, hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında ölçülülük, gereklilik, orantılılık ilkelerine uyulması gerektiği vurgulandı.
Mülkiyet hakkı kapsamında alacağın geç ödenmesi durumunda arada geçen sürede enflasyon nedeniyle paranın değerinde oluşan hissedilir aşınma ile mülkiyetin gerçek değeri azaldığı gibi bu bedelin tasarruf veya yatırım aracı olarak getirisinden yararlanma imkânının da bulunmadığı belirtildi. Devlet Memurları Kanunu’nda göreve iade edilen kişilerin aylıklarında yapılan kesintilerin ödenmesinde kişinin kusurlu olup olmadığına dair bir koşul bulunmadığına dikkat çekilen kararda, Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kararlarında, kanun koyucunun bir hak olarak öngördüğü veya kamu borcu haline gelmiş ödemelerin geç yapılması nedeniyle ortaya çıkan mağduriyetlerde mülkiyet hakkının ihlaline karar verdiği hatırlatıldı.
Paranın enflasyon karşısında yitirilen değerini telafi eden araçlardan birinin de faiz olduğu kaydedilen kararda, alacağın geç ödenmesi sebebiyle parada oluşan değer kaybının, faiz yoluyla kısmen veya tamamen giderilebileceği belirtildi. Parasını kullanmaktan 12 yıl mahkum kalan başvurucunun parasının değer yitirdiği ifade edilen kararda, bunun mülkiyet hakkının ihlali anlamına geldiği dile getirildi.
AYM, mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına oybirliğiyle karar verdi. Yeniden yargılama sonucunda başvurucuya 12 yıllık gecikme dolayısıyla faiz ödenecek.
AYM’nin bu kararı, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çeşitli KHK’ler ile görevden uzaklaştırılanlardan beraat ederek mahkeme kararıyla memuriyete dönenler açısından da emsal teşkil edecek.