Türkiye Otelciler Birliği Başkanı Müberra Eresin, turizm sektörünün 2021 değerlendirmesi ve 2022 beklentilerine ilişkin yaptığı açıklamada, 2020’nin ardından bütün dünyayı küresel ölçekte etkileyen salgının gölgesinde geçen bir yılın daha geride bırakıldığını belirtti.
Turizm sektörünün salgından en olumsuz etkilenen sektör olarak bu süreçten çok dersler alıp olumsuzluklara karşı mücadele yöntemlerini geliştirdiğini ifade eden Eresin, şunları kaydetti:
“2020 yılında Türkiye’de ve dünyada turizm açısından tarihin en kötü dönemi yaşanırken, çok da fazla şikayet veya yakınmada bulunmadan kolları sıvayıp kamu-özel sektör birlikteliğinde hayata geçirdiğimiz ‘Güvenli Turizm Sertifikası’, sektör kuruluşlarımızın bireysel çabalarının yanında Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın sonuç odaklı tanıtım ve farkındalık yaratma çalışmalarının neticesi olarak, 2021 yılının ikinci yarısı itibarıyla olumlu talebin hem bugün hem de geleceğe yönelik umut verdiğini söyleyebiliriz. 2021 yılı sonunda Kültür ve Turizm Bakanlığı öngörülerine paralel olarak yaklaşık 30 milyon ziyaretçi, 24 milyar dolar turizm geliri elde edilmesini bekliyoruz. Turizmde zirve olarak yaşadığımız 2019 yılı verilerine henüz ulaşamadık ancak sevindirici bir gelişme olarak 2019 yılındaki ivmeye yaklaştığımızı söyleyebiliriz.”
Müberra Eresin, salgın veya mutasyon yüzünden yeniden kapanmalar ve kısıtlamaların olmaması halinde 2022 yılında 2019 verilerine ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi.
Bütün dünyanın artık salgın ile yaşamayı öğrendiğini ifade eden Eresin, “Salgının ilk dönemlerinde yaşanan kısıtlamalar; sağlık, ekonomik ve sosyal etkileşimleri dikkate alınarak büyük ölçekte kaldırıldı. Aşılamanın toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırılması artık dünyada ortak hedef.” dedi.
Eresin, aşılama oranlarındaki artışın insanlara yeniden seyahat planları yapmak konusunda güven ve motivasyon verdiğini aktararak, “Türkiye’ye olan talebi de gördüğümüz için 2022’nin ikinci yarısından itibaren olumlu bir beklenti içindeyiz. Turizmde çift haneli büyüme hedeflerimiz devam ediyor. Uluslararası düzeyde 2022 yılının ilk aylarına talep alıyoruz. Hatta 2022’nin temmuz, ağustos aylarına uzayan rezervasyonlar geliyor. Mevcut koşulların iyileşerek devam etmesi durumunda 2022 yılında 2019’u yakalayabiliriz, 2023 yılında da turizmde yine rekor sayılara ulaşabiliriz.” diye konuştu.
Otellerin hemen hemen hepsinin 2020 yılından ve 2021’in ilk yarısından farklı olarak açık durumda olduğuna işaret eden Eresin, bu yılın başından itibaren ortalama dolulukların Türkiye genelinde ve İstanbul’da yüzde 40’larda gerçekleştiğini kaydetti.
Eresin, yıl geneli için düşük bir oran olsa da son 2-3 aya bakıldığında doluluk oranlarının yüzde 60-70’lere yükseldiğini belirterek, “Dolulukların yükselmesi maalesef henüz gelirlere yansımadı. Geldiğimiz noktada biz konaklama sektöründe 2020 verilerini tamamen yok saymak durumundayız zaten ve o nedenle karşılaştırmaları yaparken 2021 yılını 2020 yılıyla değil, 2019 yılıyla kıyaslamak daha uygun olacaktır. Oda başı gelirlerde hala 2019 yılının yüzde 35-40 gerisindeyiz maalesef.” diye konuştu.
TÜROB Başkanı Eresin, mevcut koşulların iyileşerek devam etmesi durumunda aralık ayında ve yılbaşında dolulukların özellikle İstanbul’da yüzde 80-85’leri bulmasını beklediklerini, yılbaşı dönemi için yabancı taleplerinde belirgin bir artış söz konusu olduğunu söyledi.
Körfez ülkelerinden, Balkanlardan, Rusya’dan, Ukrayna’dan talepler olduğunu bildiren Eresin, henüz sınırlarını açmadığından Avrupa’dan taleplerin çok düşük seviyelerde olduğunu aktardı.
Eresin, yurt dışında, başta Avrupa pazarları olmak üzere birçok ülkenin salgına bağlı olarak dönem dönem kapalı kaldığını, birçok yeni uygulamanın misafirlerin seyahat taleplerini ertelemesine yol açtığını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İngiltere’nin Türkiye’yi kırmızı listeden çıkarmasının hemen akabinde çok hızlı şekilde talep yönünde artış kaydedilmesi, gerek Türkiye’nin tüketici tercihlerindeki sağlam konumunu gerekse kısıtlamaların kaldırılması ile talebin süratle ortaya çıkabileceğinin çok önemli bir göstergesi oldu. Avrupa’da yeniden fiziki olarak başlayan fuarlardan olumlu sinyaller alıyoruz. Fiziki olarak gerçekleştirilen WTM Londra, IBTM Barselona ve ILTM Cannes fuarlarında İstanbul, Antalya, Muğla, Kapadokya ve İzmir başta olmak üzere Türkiye’nin tüm destinasyonları öne çıkıyordu. Tatil ve lüks turizm talebinin 2019 yılı seviyesine ulaşacağını öngörüyoruz.”
Türkiye’nin gerekli önlemleri alarak Rusya, Ukrayna, Balkanlar ve Orta Doğu ülkeleri başta olmak üzere bütün dünya ile sınırlarını açık tutmasının olumlu sonuçlarını tüm sektör olarak yaşadıklarını ifade eden Eresin, Latin Amerika ve Japonya’nın da seyahat etmeye başlamasıyla şehir otellerinin çok daha rahat bir nefes alacağını söyledi.
Eresin, şu anda İstanbul’da hatırı sayılır bir düzeyde Orta Doğu kökenli turist ağırladıklarını, bunun yanı sıra Rusya’dan, Ukrayna’dan, Balkanlardan, Polonya’dan misafir ağırlığının bulunduğunu, Antalya’nın Rus turistlerin ana destinasyonu olmasının yanında Ukrayna, Polonya ve Balkan ülkelerinden de talep gördüğünü anlattı.
Müberra Eresin, salgın sürecinin, Türkiye’nin; başta İstanbul ve Ankara olmak üzere kültür ve sanat altyapısını geliştirdiği bir dönem olarak tarih sayfalarında yerini alacağını belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) Binası, Atatürk Kültür Merkezi (AKM), Atlas Sineması, Galata Kulesi, Beyoğlu Kültür Rotası ve daha birçok eserin, festival ve projenin gelecek dönemde turizmin çeşitlendirilmesine önemli katkılar sunmasını beklediklerini ifade eden Eresin, Galataport’un hizmete açılması ile kruvaziyer turizminde İstanbul ve Türkiye’nin yakın geçmişteki parlak günlerine kavuşmasının artık çok uzakta olmadığını söyledi.
Eresin, 2022 yılında kültür, gastronomi, MICE ve sağlık turizminin ürün çeşitliliği ve talepteki olumlu etkisinin hissedilmeye başlayacağını umduklarını kaydetti.