Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından olan Reşat Nuri Güntekin denilince aklımıza Çalıkuşu romanının gelmesi elbette olağandır. Mustafa Kemal Atatürk’ün bile çok sevdiği ve “Dün gece çok güzel bir kitap okudum” dediği Çalıkuşu romanı, Cumhuriyet döneminin aydın ve taşra insanları arasındaki farkı anlatırken; aynı zamanda Anadolu’da öğretmenlik yapan Feride öğretmen üzerinde aydınlanmacı bir duruş sergiliyor.
Yayınlandığından beri çok sevilerek okunan Çalıkuşu romanı, bir nevi Anadolu insanının aydınlığa ve öğrenmeye bayrak açmasıdır. Reşat Nuri Güntekin’in sade ve anlaşılır diliyle yazılan roman, günümüzde bile hala çok okunan önemli Türk klasikleri arasında yer alıyor.
Yayın hayatımıza birbirinden güzel eserler kazandıran Güntekin’in Çalıkuşu romanı en çok okunan ve bilinen kitabıdır.
Cumhuriyet döneminde yazılan Çalıkuşu, Feride ve Kamuran’nın aşk dolu öyküsünü konu edinir. Türk edebiyatının yılmaz kalemlerinden Reşat Nuri Güntekin, yazdığı aşk romanlarıyla öne çıkmaktadır.
Birbirinden güzel eserleri okuyuculara kazandıran Reşat Nuri Güntekin, kaleminin hakkını her zaman verdiğini yazdığı kitaplarla ispatlamıştır.
1922 yılında ilk defa Vakit Gazetesinde tefrika halinde yayınlanan roman, büyük bir beğeniyle okunur. Dönemin yazarları, aydınları tarafından da olumlu eleştiriler alan Çalıkuşu romanı böylece büyük bir üne kavuşur.
Yazarıyla özdeşleşen kitap, Anadolu’nun idealist ve aydın olan Feride’nin öyküsü yalın ve akıcı bir üslupla okuyucunun beğenisi fazlasıyla kazanmıştır. Diziye de uyarlanan roman büyük izleyici kitlesine ulaştı. Kitap, aynı zamanda 1966 yılında yönetmen Osman F. Sedan tarafından beyaz perdeye taşındı.
Kitabın ana karakterlerinden Feride, güzel ve herkes tarafından beğenilen Anadolu’nun aydın kadın örneğini temsil eden oldukça hareketli bir kadındır.
Musul’dan ailesiyle göç ederek İstanbul’a gelir. Annesini çok küçük yaştayken kaybeden Feride, teyzesinin yanında kalmaya başlar. Bir süre sonra da babasını kaybeder. Burada hiç yabancılık çekmez ve kısa sürede yeni hayatına alışmaya başlar.
Çok çekingen olan Feride, bu çekingenliği sadece teyzesinin oğlu Kamuran’a karşı kullanmaz. Bu aynı zamanda yeni bir aşkın habercisi demektir.
Çalıkuşu…
Çalıkuşu isminin nereden geldiğini çoğu okuyucu merak etmiştir. Okuduğu Fransız Lisesi’nde başarılı bir öğrenci olan Feride sürekli hareketli ve yerinde duramayan biridir.
Her teneffüste ağaçlara çıkar, oradan oraya koşturan Feride’yi öğretmeni görür. Öğrencisinin bu hareketli haline şaşıran Öğretmen Feride’ye, “Senin adın bundan sonra Çalıkuşu olsun.” der.
Çalıkuşu romanı ismi böyle doğar.
Teyze çocukları olan Kamuran ve Feride, birbirlerine karşı duydukları hislerini daha fazla saklayamazlar ve aralarında büyük bir sevgi başlar. Aile içerisinde bu ilişkiye ilk başta sıcak bakmayanlar olsa da zamanla herkes tarafından kabul görür. Birbirlerini çok seven Kamran ve Feride kısa bir süre sonra nişanlanırlar. Böylece önemli bir adım atmış olurlar hayatlarında.
Kamuran, Fransa’da bulunan amcasının isteği üzerine orada memur olarak gitmeye karar verir. Bunu Feride’yle uzun uzun istişare eden Kamuran sonunda Fransa’ya gider ve burada dört sene kalarak Feride’den uzak kalır.
Bu süre içerisinde sürekli mektuplaşan genç nişanlılar gelecek mutlu günlerin hayallerini özenle yazdıkları satırlarla birbirlerini mutlu etmeye çalışırlar.
Feride’nin kaldığı köşke bir mektup gelir. Esrarengiz bir kadının getirdiği bu mektup her şeyi değiştirecek ve Feride’nin hayatında yeni değişimlere yol açacaktır.
Anadolu’da bir öğretmen
Eğitimini başarıyla bitiren Feride, Anadolu’nun çeşitli kasabalarında öğretmenlik yapmaya başlar. Burada karşılaştığı birbirinden farklı ve bir o kadar da ilginç insan portreleri aynı zamanda yeni kurulan genç cumhuriyetin fotoğrafıdır.
Oldukça zor şartlarda çok sevdiği mesleğini sürdürmeye devam eden Feride burada özel ilgi gösterdiği bir kız öğrencisini evlatlık edinir. Feride’nin hayatında artık manevi kızı Munise vardır.
Aydın ve taşra insanları
Roman, gelişen beklenmedik gelişmeler karşısında son sayfaya kadar okuyanlarda büyük bir merak duygusu uyandırır.
Güntekin, aydın ve taşra insanını çok ince ve güzel tasvirlerle anlatır. Dönemin kültür, sosyal ve siyasal atmosferi içinde geçen Çalıkuşu romanı kitapseverlerin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum.
Her sayfası keyifle okunan kitap, günlük konuşma diliyle yazıldığı için okuyucuyu sıkmayan ve akıcı bir üsluba sahiptir. Bu da kitabın rahat bir şekilde okunmasını sağlıyor.
Feride ve Kamuran’ın hikayesini okuyun.
Çünkü bazen yarım kalan hikayeleri okuyucular tamamlar.
İyi okumalar…