Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Türkiye Müteahhitler Birliğinde düzenlenen “Yurtdışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri 2021 Yılı Değerlendirmesi” programında yaptığı konuşmada, hizmet ihracatına en az mal ihracatı kadar önem verdiklerini söyledi.
Bakan Muş, hizmetler sektörünün, sağladığı net döviz girdisi, yüksek istihdam ve mal ihracatına verdiği olumlu katkıyla, Türkiye ekonomisinin tam anlamıyla “göz bebeği” konumunda olduğunu vurguladı.
Türk inşaat sanayisi, 1970’li yıllardan itibaren dünya inşaat sektörünün önde gelen aktörlerinden birisi konumuna yükseldiğine işaret eden Muş, sektörün son dönemde yaşadığı zorluklara dikkati çekti.
Muş, 2020’de Kovid-19 etkisiyle, Türk müteahhitlerinin yurtdışında üstlendikleri projelerin toplam bedelinin, bir önceki yıla göre yüzde 20 civarında azalışla 15 milyar dolara kadar gerilediğini belirterek, şöyle devam etti:
“Küresel salgının etkisiyle 2020 yılında önemli bir daralma yaşanmışsa da 2021, Türk inşaat sanayisinin toparlandığı bir yıl oldu. Türk inşaat sektörü, 2020’de üstlendiği 15,2 milyar dolarlık toplam proje bedelini, 2021 sonu itibarıyla yaklaşık 2 katına çıkararak 29,3 milyar dolara ulaştırdı. Böylelikle, ülkemiz müteahhitlerince bugüne kadar 131 ülkede üstlenilen toplam proje sayısı 11 bin 93’e, üstlenilen projelerin toplam değeri ise 451,5 milyar dolara yükselmiştir. 2021’e ait, şu an bu rakama eklenmeyen projelerin de eklenmesiyle birlikte, üstlendiğimiz proje bedelinin 30 milyar doları aşmasını bekliyoruz. Bu seviyeyi son olarak 31 milyar dolar seviyeleriyle rekora imza attığımız 2012-2013 yıllarında yakalamıştık. İnşallah, önümüzdeki süreçte iş dünyamızla omuz omuza çalışmalarımızı sürdürerek, bu seviyelerin çok daha üzerine çıkacağız. Kovid-19 salgını gibi eşi görülmemiş bir şok karşısında bile, büyük bir esneklik ve dirençle; salgın öncesi konumunu yakalayarak bunun da ötesine geçebilmesi, müteahhitlik sektörümüzün ne kadar geliştiğinin önemli bir göstergesidir.”
Türk inşaat sanayisinin küresel bir marka olduğunu ve bugüne kadar elde ettiği başarıların tesadüf olmadığını bir kez daha kanıtladığına işaret eden Muş, “Ekonomimize ve Türkiye markasına çok değerli katkılar yapan, zor coğrafyalarda türlü güçlüklere sabırla göğüs gererek hiç durmadan çalışan müteahhitlerimiz özellikle son 15 yılda yurtdışında ortalama 23 milyar dolar değerinde proje üstlenmiş ülkemize yılda ortalama 650 milyon dolar değerinde inşaat hizmet geliri getirmişlerdir. Müteahhitlerimizin ülkemize sağladığı döviz, elbette sadece inşaat gelirlerinden ibaret değildir. Projeleri hayata geçirirken sağladıkları istihdamın sonucu olarak ülkemize transfer edilen işçi gelirleri ve projelerin vesile olduğu inşaat malzemeleri ihracatı da göz ardı edilemez.” diye konuştu.
Muş, Türk inşaat sanayisinin geleneksel pazarları olan Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) coğrafyasında hala çok güçlü olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle son dönemde, Sahra Altı Afrika’da etkinliğimizi oldukça güçlü biçimde artırıyoruz. Değer bazında, 2021 yılı projelerinin, yüzde 55’i BDT, yüzde 17’si Sahra-altı Afrika, yüzde 13’ü Orta Doğu ve yüzde 10’u Avrupa bölgesinde üstlenilmiştir. Bu oranlardan, Sahra Altı Afrika’nın bu sene, geleneksel pazarımız olan Orta Doğu’nun önüne geçti. Diğer taraftan Rusya, geçmiş yıllarda olduğu gibi en yüksek proje bedeline ulaşılan ülkeler arasında yine ilk sırada geliyor. Fakat bu sene Rusya’da 11,2 milyar dolar ile bir takvim yılı içinde bir ülkede toplamda üstlenilen proje bedelinde de daha fazla bir rekora imza atmış bulunmaktayız. Irak ise 2021’de üstlenilen 3,6 milyar dolarlık proje ile en çok proje üstlendiğimiz ikinci ülke konumuna yükselmiştir. Irak tarafı ile 2021’de önemli ve verimli temaslarımız oldu. Biz bu iletişimi sürdürerek Irak ile ilişkilerimizi geliştirmeyi ve müteahhitlerimizin bu ülkede daha da önünü açmayı hedefliyoruz. Geçtiğimiz yıl en fazla proje üstlendiğimiz ilk on ülke arasında Ukrayna, Kazakistan, Türkmenistan ve Cezayir gibi geleneksel pazarlarımız olan ülkeler yerlerini muhafaza etmiştir. Ayrıca, üç Sahra-Altı Afrika ülkesi ile Polonya, ilk 10’daki yerini almış vaziyettedir.”
Muş, teknik müşavirlik sektörünün de son yıllarda önemli atılımlar gerçekleştirdiği bilgisini paylaşarak, “Bugün Türk teknik müşavirlik firmalarının yurtdışında üstlendikleri kümülatif proje bedeli 2,7 milyar doları aşmış; 2021 yılında üstlenilen proje bedeli ise 137 milyon dolar civarında gerçekleşmiştir. Bu rakamla 2020’de ulaşılan proje büyüklüğü korunmuş durumdadır. Teknik müşavirlik firmalarımızın 2021’de üstlendikleri projeleri bölgesel olarak incelediğimizde, BDT coğrafyasının öne çıktığını görmekteyiz. Teknik müşavirlik alanında da Azerbaycan, Rusya ve Özbekistan gibi geleneksel pazarlarda etkinliğimizi sürdürmekteyiz. Müteahhitlik sektörüne benzer biçimde, bu alanda da Irak, en fazla proje üstlenilen dördüncü ülke konumuna gelmiştir. Geleneksel pazarlarımızı içeren BDT bölgesinin ardından en güçlü olduğumuz bir diğer bölge Güney Asya olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim Hindistan, geçtiğimiz sene üstlenilen proje büyüklüğü açısından pek çok geleneksel pazarımızı geride bırakarak birinci ülke olmuştur. Pakistan ise ilk on ülke arasında yer almaktadır. ” değerlendirmesinde bulundu.
Hizmet ticaretinin artırılmasına ilişkin çalışmaları da anlatan Muş, “Teknik müşavirlik sektörüne yönelik hazırladığımız ve başarıyla uyguladığımız devlet destekleri programlarımızla, müteahhitlik sektörümüzün yeni işler üstlenmesine yönelik olarak yaptığımız girişimlerle, önümüzdeki dönemde de Türk inşaat sanayisinin yurtdışında daha fazla proje üstlenmesi için çaba harcamaya devam edeceğiz. Ayrıca firmalarımızın iş yaptığı ülkelerde karşılaştığı sorunların çözümüne yönelik olarak, Bakanlığımızın ticari diplomasi araçları ile dün olduğu gibi bundan sonra da firmalarımızın yanında olacağız.” dedi.
Muş, Libya’da 2011 öncesinde üstlenilen projelerden kaynaklanan sorunların çözümüne yönelik önemli mesafe kat ettiklerini belirtirken, bu doğrultuda bazı firmaların yeniden işe başlama sözleşmelerini imzaladığını söyledi.
Müteahhitlik sektörünün yeni iş fırsatları yakalamasının önündeki en önemli engellerden birisinin finansman sıkıntıları olduğunun da farkında olduklarını aktaran Muş, “Bu doğrultuda, Türk Eximbank tarafından sağlanan kredi imkanlarının etkinliğini artırmaya çalışıyoruz. Bunun yanında, finansman imkanları güçlü ülkelerin firmaları ile ülkemiz firmalarının üçüncü ülkelerde iş birliği yapmalarını sağlamayı amaçlıyor, bu kapsamda ortak organizasyonlara yönelik çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz.” ifadesini kullandı.
Muş, ihracatçıların kredide kefalet sorununu ortadan kaldırmak ve krediye erişim maliyetlerini düşürmek için kurgulanan İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi’nin 1 Mart 2022’de faaliyete geçeceğini anımsatarak, şunları kaydetti:
“Önümüzdeki süreçte yayımlamayı planladığımız Uzak Ülkeler Stratejisi kapsamında, öncelikli potansiyel mal ve hizmet sektörlerimizi belirlemiş durumdayız. Bu çerçevede, yurtdışı müteahhitlik sektörümüzün de güçlü yapısı sayesinde artık geleneksel pazarlarının ötesinde yeni pazarlara açılmaya hazır hale geldiğine inanıyoruz. Geldiğimiz noktada özellikle ABD, Brezilya ve Endonezya pazarlarının hem müteahhitlik hem de teknik müşavirlik sektörümüz için önemli fırsatlar içerdiğini görmekteyiz. Önümüzdeki dönemde başta bu pazarlar olmak üzere müteahhitlerimizin yeni pazarlara açılması noktasında sektörümüzle istişarelerimizi artıracağımızı ve çalışmalarımızı yoğunlaştıracağımızı ifade etmek isterim.”