Bakan Pakdemirli, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nin Tarım Bakanları Oturumu’nda konuştu.
Türkiye ile Afrika arasındaki ilişkinin güçlü olduğunu ve önemini koruduğunu belirten Pakdemirli, “Günümüzde, gıda güvenliği ve güvenilirliği, dünyanın hep birlikte yüzleştiği küresel zorluklardır. Hepimizin bildiği gibi, tarım sektörü 10 yılı aşkın süredir gıda fiyatlarındaki dalgalanmalar, iklim değişikliği, doğal afetler ve son olarak Kovid-19 gibi birçok faktörden olumsuz etkilenmekte. Dolayısıyla, somut adımlar atılmazsa, dünya 2030 yılına kadar açlığı ve yetersiz beslenmeyi önleme taahhütlerini yerine getiremeyecek. Pandemi, tarımın insanlık için en önemli sektör olduğunu bizlere hatırlattı.” ifadelerini kullandı.
Pakdemirli, dünyanın yaklaşık yüzde 10’unun açlıkla karşı karşıya olduğunu ve yaklaşık her üç kişiden birinin yeterli gıdaya ulaşamadığını kaydederek, şunları söyledi:
“Dünya nüfusunun altıda birini oluşturan Afrika Birliği, olası yeni tehditlere karşı daha dirençli olmak için birlikte hareket etmelidir. Bu yüzden gıda sistemlerimizi daha sürdürülebilir hale getirmeliyiz. Türkiye’de gıda sistemlerinin sürdürülebilirliği için 2019 yılından bu yana somut bir yol haritası üretmek için çalışıyoruz. Sürdürülebilir Gıda Sistemi için ulusal yol haritamızı akademi, kamu-özel sektör ve STK’lar dahil tüm paydaşlarla istişare ederek hazırladık. Son olarak, UNFSS (Birleşmiş Milletler Gıda Sistemleri Zirvesi) sürecinde, ulusal diyaloglar, BM kurumlarıyla birlikte çalıştaylar, anketler aracılığıyla yeni istişarelerle yol haritamızı güncelledik. Öncelikli alanlarımızın birincisi çevre ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımıdır. İkincisi, herkesin sağlıklı gıdaya erişimini sağlamaktır. Üçüncüsü, tarım-gıda sektöründe tedarik ve değer zincirinin sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Gıda kayıp ve israfının önlenmesi ve gıda sistemlerinin krizlere karşı dayanıklılığının artırılması ile birlikte, sorumlu tüketim de öne çıkan gündem konularımızdandır. Dünyanın en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkesi olarak, savunmasız ve dezavantajlı grupları da göz ardı etmiyoruz.”
Gıda sistemlerini dönüştürmenin faydalarının iyi anlatılması gerektiğini vurgulayan Bakan Pakdemirli, “Gıda sisteminin dönüştürülmesinin olası mali yükü, yüzleşilmesi gereken bir diğer zorluk. Dijitalleşme ve yenilikçi teknolojiler bu mücadele de avantajımız. Örnek olması açısından bu avantajı tarım sektörüne yansıttık ve Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) projesini başlattık. Gıda tedarik zincirinin tüm paydaşları arasında artan iletişim ve veri paylaşımı, daha güvenilir tahminler, zamanın verimli kullanımı ve artan Ar- Ge yatırımları, konumumuzu güçlendiren araçlardan bazıları.” şeklinde konuştu.
Araştırma enstitülerinde kuraklığa dayanıklı 61 yeni tahıl çeşidi geliştirip tescil ettirdiklerini vurgulayan Pakdemirli, “Ulusal gen bankamız ile tohumların sürdürülebilirliğini sağlamak için koruma ve çoğaltma faaliyetleri yürütüyor, geçmişimizi geleceğe taşıyoruz. Anadolu’da bize miras kalan zenginlikler üzerinde bilimsel ve teknik çalışmalarla geçmişimizle geleceğimizi birleştirmeye çalışıyoruz. Türkiye, deneyimlerini paylaşmaya her zaman hazırdır ve iş birliğine tamamen açıktır.” ifadelerini kullandı.
Pakdemirli, Afrika’nın kalkınma çabalarını desteklemeyi, ticari, kültürel ve insani ilişkileri artırmayı amaçladıklarını belirterek, şunları aktardı:
“Afrika ülkeleri ile dış ticaretimiz, 2,2 milyar dolar ile Türkiye’nin tarımsal ihracatının yüzde 10,6’sına, 1,2 milyar dolar ile Türkiye’nin tarımsal ithalatının yüzde 7,9’una tekabül etmektedir. Dünya Bankası’nın öngörülerinde Afrika tarım ve tarım sektörünün değerinin 2010 yılına göre 2030 yılına kadar üç kattan fazla büyüyerek 1 trilyon dolara ulaşacağını belirttiği gibi, Afrika tarım ve gıda pazarı hızla genişlemekte. Afrika’nın ihracatı ağırlıklı olarak ham maddeler. Bu durum, katma değeri yüksek ürünlerin ihracatını içeren bir sisteme çevrilmelidir. Ülkeleriniz bu potansiyele sahip. Bu nedenle üretimlerimizin değerini, pazarlama araçlarımızı, marka niteliklerimizi, teknik ve bilimsel altyapılarımızı ve sürdürülebilirlik seviyemizi yükseltmeye acil ihtiyaç duyuyoruz. Birlikte çalışmak, bölgemizdeki mevcut ve yeni iş birliği alanlarını değerlendirmek, daha sürdürülebilir gıda sistemlerine ulaşmamızı, daha somut adımlar atmamızı, deneyimlerimizi paylaşmamızı ve iyi uygulamaları yaygınlaştırmamızı sağlayacaktır. Bu nedenle Zirve, gelecek vaat eden bir platform oluşturmak açısından hepimiz için bir fırsattır.”
Afrika’nın potansiyeline işaret eden Bekir Pakdemirli, “Afrika, dünyayı doyurması gereken bir kıta. İklim değişikliğine dur demeliyiz, daha iyi su kaynaklarını kullanabilmeliyiz. Aynı zamanda teknolojiye ve üretkenliğe yatırım yapmalıyız. Afrika’nın 1 milyar nüfusu var, bu dünyanın yüzde 15’i demek. Kıta, gelecekte herkesten daha fazla bir rol üstlenecek ve başaracağına da inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Pakdemirli, Afrika’nın yüzde 70’inin kırsalda yaşadığını ve tarımla geçindiğini, yüzde 20’den fazlasının da açlık çektiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Bu tarım politikalarının yetersizliği, iklim sorunları ve teknolojik gelişmelerin uygulanamamasından kaynaklanıyor. Türkiye ise kendi kaynaklarını iyi kullanan bir ülke ve dünyada bu konuda üst sıralarda yer alıyor. Her alanda bir başarımız var ve bu paylaşılmalı. Teknoloji ve tarımsal bilgi beceri açık olmalı paylaşılabilmeli, iş birliği yapılmalı. Bilgilerin ülkeler arası paylaşımı çok önemli burada buna büyük ihtiyaç var. Tüm zorlukların üstesinden devletler olarak tek başımıza gelemeyiz. Gıda güvensizliği, kuraklık, sürdürülebilir arazi ve su kullanımları çok önemli. Biz bu konuda iyiyiz ve sizle paylaşmaya hazırız. Sulama teknikleri, dijital tarım, kadın çiftçiler, hayvan atıkları, enerji üretimi, tohum bankası, biyoçeşitlilik ve vahşi yaşam konularında iş birliğine hazırız. Bu etkinlik çok verimli geçecek. Tecrübelerimizi ve uygulamalarımızı paylaşarak ticari ilişkilerimizi artırabileceğimizi düşünüyorum.”