Günümüzdeki soğuk baklavanın ilk versiyonu olarak da kabul edebileceğimiz Sütlü Nuriye, özellikle şerbetliyle sütlü tatlıların karması olarak her damağa hitap etmesiyle bilinir. Peki, bu güzelim tatlının kim tarafından bulunduğunu biliyor musunuz? İşte rivayetlerin bir türlü bitmediği Sütlü Nuriye’nin hikayesi…
Kaynak: https://www.instagram.com/p/CcYVPFxNd…
Şu anki soğuk baklavanın ilk versiyonu desek asla sırıtmayacak olan Sütlü Nuriye, şerbetli ve sütlü tatlının müthiş bir harmanı!
Bu sebeple ‘ben sadece şu tatlıyı yerim’ diyenler için tam bir kurtarıcı olan Sütlü Nuriye’nin ilk kez kim tarafından bulunduğu hakkında çok sayıda rivayet var.
Hatta öyle ki Sütlü Nuriye hakkındaki rivayetler, diğer tüm tatlılar hakkındaki rivayetleri sollayabilir.
İşte Sütlü Nuriye’nin bulunma hikayesi…
Sütlü Nuriye hakkındaki ilk rivayet 12 Eylül 1980 darbesine kadar uzanıyor.
Darbe sonrasında belediyeler bir süre askerler tarafından yönetilmişti. Bu süreçte baklava satın almaya giden bir paşa, baklava fiyatının çok yüksek olduğundan yakınır ve o dönem İstanbul Belediye Başkanlığı görevinde olan İsmail Hakkı Akansel’e bu konu hakkında şikayette bulunur.
Bu şikayetin ardından baklavanın satış fiyatı için bir üst sınır belirlenir.
Üst sınırın maliyetleri karşılamaması sonucunda başka bir çözüm arayan baklavacılar, o dönem fıstığın yarı fiyatına satılan fındıkla baklava benzeri bir tatlı yapıp, şeker kullanılan şerbet yerine süt kullanarak Sütlü Nuriye isimli bu tatlıyı üretti.
Sütlü Nuriye tatlısı hakkındaki en yaygın ve bilinen rivayet bu olsa da Sütlü Nuriye’nin 1980 değil de 8. yüzyıla kadar uzanan bir başka bulunuş hikayesi daha var. Tabii bu da bir rivayet…
Milattan önce 8. yüzyıla uzanan bu rivayette Kuzey Mezopotamya’da yaşayan Asuriler, çok ince kestikleri fıstık parçalarını hamurla karıştırdıktan sonra odun ateşinde pişirip, ardından tatlanması için bal eklerlerdi.
Denizcilerin uğrak noktası olan bu bölgede yapılan ilkel tatlıyı yiyen pek çok denizci çeşitli limanlarda bu tatlıdan bahsetmeye başladı.
Şu anki İzmit Körfezi’nde yer alan liman kenti Astakos’a kadar namı yürüyen bu tatlıya yeni bir soluk katma kararı alan bölge halkı, tatlı için kullanılan hamuru kağıt kadar inceltip içine fıstık koyduktan sonra yuvarlayarak yeni bir şekle soktu.
Bu şekilde uzun süre tüketilen tatlı, daha sonra bölgeye Ermeniler taşınması ile tarçınlı ve karanfilli versiyonlarıyla sık sık güncellendi.
Tatlı bu şekilde ortaya çıksa da isminin ortaya çıkışı da rivayete göre bu döneme dayanıyor…
Bu bölgede yaşayan Manavlar arasında yer alan Nuriye isimli bir kadın, tatlıya son halini veren hareket olan süt eklemeyi keşfederek isminin Sütlü Nuriye olmasını sağladı.
Daha önce kuru bir biçimde tüketilen tatlı, süt eklenmesiyle hem tatlanmış hem de yumuşamıştır. Zamanla bölge halkı arasında ‘Sütlü Nuriye’ olarak anılmaya başlanan tatlı, günümüze kadar ulaşan lezzetler arasında yer alıyor.
Sizce hangi rivayet doğrudur?