Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Teknolojiler ve Yeni Yatırımlar Toplu Açılış ve Tanıtım Töreni’nde açıklamalarda bulunuyor.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle; “Osmanlı’da ilk yıllarından itibaren tersaneciliğini geliştirmiş Avrupa ordularında henüz yok iken topçu, baruthane, Tophane-i Amire, Tersane-i Amire gibi kurumları faaliyete geçirmiştir. Asırlar boyunca dünyaya top, tüfek, gemi başta olmak üzere Osmanlı 18. yüzyıldan sonra bu alandaki öncülüğünü yitirmeye başlamıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal’in liderliğinde başlatılan savunma sanayimiz özel bir yere sahiptir. Müteşebbislerin çabalarını bu devirde iç ve dış engellemeler sebebiyle akamete uğradığını görüyoruz. Savunma sanayimiz neredeyse tamamen dışa bağımlı hale getirilmiştir.
Kıbrıs Barış Harekatı döneminde önce tehdit, ardından ambargo ile devam eden gelişmeler kendi kendine yeten savunma sanayi ihtiyacını bir kez daha ortaya konmuştur. ASELSAN, TUSAŞ, HAVELSAN, ROKETSAN gibi kurumlar bu sürecin kurumlarıdır. Rahmetli Özal döneminde savunma sanayi müsteşarlığı kurulmuştur. 2000’li yıllara kadar yerli üretim yanında ofset projeleri vasıtasıyla ülkeler arası ortak programlara ağırlık verilmiştir.
Hükümete geldiğimizde savunma sanayinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak dedik ve adımları atmaya başladık. Yerli ve milli sistemleriyle dostlarına elini uzatan tam bağımsız bir savunma sanayi kurmak için tüm imkanları seferber ettik.
Bugün Türk savunma sanayi Cumhurbaşkanlığına bağlı Savunma Sanayi Başkanlığı koordinasyonunda yüklenici, araştırma kuruluşları, üniversiteleri ve ihracatıyla ülkemizin en önemli sektörlerinden biri haline gelmiştir.
Bu alanda faaliyet gösteren firmalarımızın sayısı 56’dan 1500’e çıkmıştır. Bütçesi 5,5 milyar dolardan 75 milyar dolara, yıllık ciro 10 milyar dolara, ihracatımız 248 milyon dolardan 3 milyar 224 milyon dolara yükselmiştir.
Dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarını karşılayan bir ülke haline geldik. Kendi savaş gemisini inşa eden 10 ülke arasında yer alıyoruz. İHA, SİHA ve TİHA üretiminde dünyanın ilk üç ülkesi içindeyiz. Türkiye küresel tedarikçilerin çıkardığı tüm zorluklara, maruz kaldığı gizli, açık ambargolara, içeriden, dışarıdan yürütülen sabotajlara rağmen bu seviyeye gelmiştir.
İnsansız hava aracı istedik, mühimmat istedik vermediler. Füze istedik vermediler, biz de Bora, Atmaca, Bozdoğan’ı yaptık. Hava savunma sistemini ilk etapta başka ülkeden aldık, yakında Siper ve daha ötesini de tamamlayacağız.
İHA’larda kullandığımız kameraya ambargo koydular. Sandılar ki biz İHA’ları kullanamayacağız, onu da kendimiz yaptık. Sınırlarımız içinde terörle mücadele operasyonları rahatça yürütebilmeyi, sınır ötesi barış harekatlarını istediğimiz gibi yönetmeyi artık bu araçlara borçluyuz. Artık geleceğin harp ortamına ülkemizi hazırlıyoruz. Deniz platformundan, savaş yönetim sistemine, elektromanyetik sistemlerinden lazer sistemine, uydulara kadar savunma sanayinde hangisine ihtiyacımız varsa hepsine varız.”