Bolu’nun Gerede ilçesinde İmamhatip Lisesi’nden mezun olduktan sonra memurluk hayatına Keskin Cezaevi’nde müdür olarak başlayan Vehbi Camgöz, 1 Ocak 1980’de periyodun en çok konuşulan ve birinci idamların yaşandığı Ulucanlar Cezaevi’ne tayin edildi.
Mustafa Pehlivanaoğlu, Necdet Adalı ve Erdal Eren’in idam edildiği devirde Ulucanlar Cezaevi’nde müdür olan ve idamlarına şahitlik eden Camgöz, ortadan geçen 42 yıla karşın hafızasından silinmeyen o günleri kederle anlattı.
Ayrıca Camgöz, yaşanılanların gelecek kuşaklara de hakikat bir formda aktarılabilmesi için “İdamlar ve Olayların Gölgesinde Ulucanlar” isimli kitabı yazdı.
“O güne kadar idam taraftarıydım, sonra sistemi sorgulamaya başladım”
İdamlara birinci şahitlik ettiği isimler Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu’yla ilgili o anları anlatan Vehbi Camgöz, “1 Ocak 1980 tarihinde Ulucanlar’a başladım. Ulucanlar’da çalışırken 12 Eylül 1980 darbesi oldu. Darbe sonrası yaşanan olayların içerisindeydim. İdamlar başladı. Birinci idamlar Ulucanlar’da oldu. Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu. Necdet Adalı sol görüşlüydü. Mustafa Pehlivanoğlu da davacıydı. Onları bir gecede astık. Necdet Adalı idam sehpasında slogan atarak gitti. Birebir gece astığımız Mustafa Pehlivanoğlu da gördüğüm kadarıyla hiçbir şeyden haberi olmayan, saf pak çocuktu. Ben bir şeye karışmadım diye yemin ediyordu. Kelime-i Şehadet getirerek gitti. Bunlar 21-22 yaşında gençlerdi. Ben o güne kadar amansız bir idam taraftarıydım. İpini ben çekerim diyordum. O gece yaşadıklarımdan sonra sistemi de sorguladım. O günden sonra amansız bir idam tersiyim. İdam cezası maddelerimizde olsa bile bugünkü anlayışla yargılasak bu adamların hiçbiri asılmazdı” dedi.
“Erdal Eren’in yaşı küçük değildi”
Erdal Eren’in yaşı üzerinde yapılan tartışmayla ilgili Eren’in ceza aldığında 18 yaşını bitirdiğini tabir eden Camgöz, “Pehlivanoğlu ve Adalı’dan 1.5 ay sonra da Erdal Eren’i astık. Yaşı küçük değildi. Erdal Eren’in annesi öğretmendi. Hastanede doğmuş. Doğum evrakı hazırlanmış. Cezayı aldığında 18 yaşını bitirmiş lakin 18 olsa ne muharrir 22 olsa ne müellif. Genç çocuklar bunlar. O jenerasyonu harcadık gitti. Ben evvelden çok ağlamak nedir bilmezdim. Kolay kolay ağlamazdım. Çok duygulandım. O his yüklü anla 1 saat ağladım. Kolay değil. Senin yaşında insan sağlam geliyor, 15 dakika sonra tabuta koyarak çıkarıyorsun. Bundan etkilenmemek mümkün değil. Şu ya da bu görüştendi hiçbir bedeli kalmıyor. O ıstırapla 1 hafta boyunca ne yemek yiyebildim ne de uyku uyuyabildim. Sarhoş üzere gezdim. Benim hayatımı çok etkiledi” diye konuştu.
“Kusura bakma yanlış asmışız demenin kimseye bir yararı yok”
Türkiye’de idam edilenlerin olağan bir yargılama olsa asılmayacaklarını söyleyen Vehbi Camgöz, tabirlerini kullandı.
“Hayatımın en güç dönemiydi”
İdamları izlemek zorunda kaldığı için kötüleştiğini anlatan Camgöz, “3 idamda da eks olması 13 ila 17 dakika ortasında sürüyor. Tutanağa imza atmak için o süreyi seyretmek zorundasın. Hayatımın en güç periyoduydu. Baba yiğit adamdım. Yanımda adam kesseler umursamam derdim ancak onu seyretmek hakikaten de fecaat bir durumdu. Kötüleştim. Ağrı kesici almak zorunda kaldım. İnşallah bizden sonra da kimse yaşamaz. O anları yaşamak çok berbat bir şey. Canın istiyor ki, “Bırakın. Bu türlü ceza mı olur? Alayım şunu buradan” diyorsun. Lakin ehil yok. Yapamıyorsun. Ondan sonra için içini yiyor” formunda konuştu.
“Bu memlekette bir daha idam olmasın”
İHA’nın aktardığına nazaran Camgöz, idamların bir defa daha yaşanmamasını istediğini belirterek, “Temennim bir daha ne 12 Eylül’ler olsun. Ne rastgele bir darbe, darbe teşebbüsü, muhtıra olmasın. Bu memlekette idam olmasın” dedi.
