Uyuşturucuyla savaş Venedik’te tarih yazdı

Aslanın ağzında zehir hikayesi

Venedik Film Festivali’nin büyük ödülü ilk kez bir belgesele verildi. Yönetmen Laura Poitras’ın aktivist Nan Goldin’in ABD’de 500 bin kişinin hayatına mal olan opioid ilacının tedarikçisi Sackler ailesine karşı savaşını konu alan ‘All the Beauty and the Bloodshed’ belgeseli ‘Altın Aslan’ ödülünü kazanarak tarih yazdı.

Yönetmen Alice Diop ise, Fransa’da bebek öldürmekten yargılanan Senegalli bir göçmenin gerçek hikayesini anlattığı ‘Aziz Ömer’ ile ‘Gümüş Aslan’ dahil iki ödül birden aldı.

Sinema dünyasının en saygın festivallerinden Venedik Film Festivali’nin 2022 ödülleri sahiplerini buldu. Bu yıl 79’uncusu gerçekleşen festivalin büyük ödülü Altın Arsaln, festival tarihinde ilk kez bir belgesele verildi. Festival ödülleri sahiplerini 10 Eylül akşamı Palazzo del Cinema’da gerçekleştirilen törende buldu. Gazeteci ve yönetmen Laura Poitras’ın, ‘All The Beauty and the Bloodshed’ (Tüm Güzellikler ve Dökülen Kanlar) belgeseli törende ‘Altın Aslan’ ödülüne layık görüldü. 2014’te ‘Citizenfour’ belgeseli Oscar’a layık görülen yönetmen Poitras, törende yaptığı konuşmada jüriye ‘belgeselin sinema olduğunu kabul ettikleri’ için teşekkür etti. Poitras şunları söyledi:

“Hayatımda pek çok cesur ve cesur insan tanıdım ama Nan gibi birini hiç tanımadım. Sayısız ölümden ve çok kan dökülmesinden sorumlu olan milyarder Sackler ailesiyle mücadele etmeye karar verebilecek biri.” Yönetmenin belgeseli, fotoğraf sanatçısı ve aktivist Nan Goldin’in ABD’de opioid ilacını tedarik eden Sackler ailesine karşı verdiği mücadeleyi konu alıyor. Opioid bağımlılığı krizi ülkede 500 binden fazla aşırı doz ölümüne neden olmuş ve Sackler ailesinin şirketine 6 milyar dolara kadar tazminat ödemesi emredilmişti.

Venedik Film Festivaline bu yıl da kadın sinemacılar damga vurdu. Festivalin ikincilik ödülü ‘Gümüş Aslan’ Fransız yönetmen Alice Diop’un, Fransa’da bebek öldürmekten yargılanan Senegalli bir göçmenin gerçek hikayesinden esinlenerek yazdığı ‘Aziz Ömer’ filmine verildi. Film aynı zamanda ‘En İyi İlk Felm’ ödülünü de aldı. ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülüne ‘Tar’ filmindeki rolüyle Cate Blanchett, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülüne ‘The Banshees of Inisherin’ filmindeki rolüyle Colin Farrell layık görüldü. Taylor Russell ise Timothee Chalamet’le birlikte âşık yamyam olarak oynadığı ‘Bones and All’ filmindeki rolüyle ‘En İyi Yeni Oyuncu’ ödülünü kazandı.

Film, yönetmeni Luca Guadagnino’ya da ‘En İyi Yönetmen’ ödülünü kazandırdı. Venedik’te, 2021’de oyunculuk dalında Anthony Hopkins’e Osca kazandıran, aktörün ödülü alan en yaşlı oyuncu olarak tarihe geçtiği ‘The Father’ filminin devamı ‘The Son’ filminin ise hiçbir ödüle layık görülmemesi şaşkınlık yarattı. Öte yandan filmin başrolünde depresif bir gençle uğraşan bir baba rolünü canlandıran Hugh Jackman’ın performansı kariyerinin en iyisi olarak etiketlendi. Netflix’in iddialı ve abartılı Marilyn Monroe biyografisi ‘Blonde’ geceden ödülsüz ayrılan yapımlar arasındaydı. Venedik’te ödül alan yapımlar son dokuz yılda Akademi Ödüllerinde yedi kez Oscar’ı kazandı. Chloé Zhao’nun 2020’de Venedik’te ‘Altın Aslan’a layık görülen ‘Nomadland’ filmi, 2021’de ‘En İyi Film’, ‘En İyi Yönetmen’ ve ‘En İyi Uyarlama Senaryo’ dalında üç Oscar birden layık görülmüştü.

JÜRİ’DEN İRAN’A ÖDÜLLÜ MESAJ

Venedik Film Festivali’nin bu yılki Jüri Özel Ödülü ise Temmuz ayında ‘sisteme karşı propaganda’ suçlamasıyla altı yıllığına hapse atılan İranlı yönetmen Cafer Panahi’nin ‘No Bears’ (Ayıya Hayır) adlı filmine verilmesi dikkat çekti. Filmin oyuncusu Reza Haydari, ödüllerin ardından gazetecilere verdiği demeçte, cezaevindeki Panahi’den günün erken saatlerinde “bir mesaj aldığını aktararak, “Bana başını belaya sokma dedi. Panahi’nin aldığı ödül de bir mesaj, hapishanedeki bir sanatçı mesajını yine de üretebilir” değerlendirmesini yaptı. Film ödüle layık görülmeden bir gün önce, festivalin jüri başkanı olan ABD’li aktris Julianne Moore ve diğer jüri üyeleri İran’a seslenerek, posterini taşıdıkları yönetmenin bir an önce serbest bırakılması için çağrıda bulunmuştu. Panahi’nin tutuklanmasının ardından Cannes ve Berlin gibi birçok festival komitesi de İran’a ‘sanatçılara baskı yapmaktan vazgeçmesi’ çağrısında bulunarak, sert tepki göstermişti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir